Cinsel suçlar maalesef bizim gibi ülkelerde, en çok tepki çeken ve sonuçları açısından da büyük yıkımlar oluşturan bir suçtur.

Cinsel istismara veya cinsel tacize uğrayan mağdurların çoğunluğu, şikâyet sonrası şikayetlerinden vazgeçmektedir. Şikâyetten vazgeçme 2 türlü değerlendirilebilir: Ya şikâyet eden iftira atmıştır ya da failin baskısı ile suç kapatılmaya çalışılmaktadır.

Gerçekten cinsel suçlardan mağdur olan tarafların yaşadığı sorunların başında kendilerini temsil edecek doğru avukatı bulamamak gelmektedir. Avukatlar, uzaydan dünyaya inmiş kişiler değildir. Avukatlar da diğer insanlar gibi toplum içerisinde yaşayan insanlardır. Tanıdıkları, müvekkilleri, ailesi, akrabaları, dostları, arkadaşları bulunmaktadır. Failler, cinsel suç isnadı ile karşı karşıya geldiklerinde, eğer mağdura sirayet edemezler ise mağdur avukatına etki etmeye çalışmaktadırlar. Maalesef bunun onlarca örneğine şahit olmuş bulunmaktayız.

İşte, mağdur kendisine veya ailesine yapılan/yapılmak istenen etkiyi defedebilse de avukatına yapılacak muhtemel etkiden emin olmak için avukat seçiminde çok hassas davranmak zorunda kendini hissetmektedir.

Her ne kadar bu tip davalara bakanlık nezdinde müdahale edilse de maalesef uygulamada bu müdahalenin sözde kaldığını söylemek, yanlış olmayacaktır. Baroların kendi bünyelerinde oluşturduğu kurulların, bakanlıktan daha etkin bir şekilde bu tip davalara müdahil olmaya çalıştıkları inkâr edilemez.

Bakanlık da barolar da bir noktaya kadar davaya katkı sağlasalar da cinsel suç mağdurunun esas temsilcisi özel avukatıdır. Peki cinsel suç mağduru nasıl bir avukat ister veya nasıl bir avukatla kendisini temsil ettirmesi gerekir?

Sadece cinsel suçlara bakan avukat bulmak, imkansıza yakın bir zorluktur. Bu nedenle fiil, ceza hukukunun alanına girdiğinden, ceza hukuku alanında profesyonel bir ceza avukatı tarafından cinsel suç mağdurunun temsil edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, cinsel suç mağduru olan kişinin avukatının, fail ve yakınlarının etkilerine karşı dirençli bir avukat olması gerekmektedir. Buradaki direnç; bireysel, bilek gücü anlamında bir direnç değil, dosyada görevine bağlılığı manasındadır. Hiçbir avukat bir davaya bakmayı kabul ettikten sonra, en iyi şekilde temsil görevini yerine getirmek dışında başka bir şey düşünmez. Ancak fail tarafı her türlü yöntemi deneme potansiyeline sahip olduğundan; hemşericilik, siyasi parti bağlantıları, akrabalık gibi durumları kötüye kullanarak avukata sirayet etmeye çalışabilir. İşte mağdur ve mağdur yakınları bundan emin olmak için, uygulamada avukatın profesyonel geçmişine değil, reklam yasağından dolayı, avukat ile ilgili referans verebilecek kişilere inanmaktadırlar.

İşte Türkiye gerçeklerini ıskalamadan, kanunlar nezdinde soruyu şu şekilde cevaplayabiliriz: Eğer bir cinsel suç mağduru iseniz, avukatınızın sonuna kadar yanında olduğundan emin olmak için hem kişisel referansta bulunanların söylemi hem de avukatın toplumdaki bilinirliği ile birebir görüşmedeki edindiğiniz izlenime göre bir karar vermeniz gerekmektedir. Ne sadece kişisel referans ne sadece avukatın gerçek veya sosyal medya yada Google bilgileri ne de sadece birebir görüşmede edindiğiniz izlenim tek başına bir değer oluşturmayabilir ya da yanlış tercihe sizi yöneltebilir.  

Unutulmamalıdır ki hiçbir avukat temsil yetkisinden ödün vermez ama sosyal gerçekler, avukatların anlattığı olaylar, hukukçuların yazıları ve baroların yayınları bize uygulamada avukatların baskı altına alınmaya çalışıldığını, bu nedenle birçok avukatın zarar gördüğü hatta hayatını kaybettiği de acı bir gerçek olarak önümüzdedir. Yoksa burada avukatların temsil yetkilerini kötüye kullanmalarından bahsetmiyoruz, uğrayacakları baskı nedeniyle temsil yetkisinin zarar görebilme ihtimalinden bahsediyoruz.